30 Ocak 2015 Cuma

Kraldan çok kralcı olmak



Gelişen teknoloji,değişen nesillerle birlikte çağımızın yeni hastalığı da ''Kraldan çok kralcı olmak'' şeklinde literatüre girmeli bence..

Öncelikle belirteyim ki blogumu açalı yaklaşık 1,5 sene oldu.Aktif olduğum zamanlarda oldu,olmadığım zamanlarda..Facebookta uzunca bir süredir yokum.Instagramı da blogum vesilesiyle açtım..İki ay oldu olmadı orada da bir aktifliğim söz konusu değil.Anlayacağınız sosyal medyayla aram pek sıkı fıkı değil.Arada bu hesaplara baktığım zamanlarda beni dehşete düşürecek durumlarla karşılaşıyorum.

Eğer ilgi çekici bir durumunuz varsa ünlü olmak dışında her şey olabilir örneğin;bir tasarımcıysanız ya da yurt dışında yaşıyorsanız biraz da kıvrak bir diliniz varsa fenomen olma yolunda adaysınız demektir.Her kim olursanız olun bu tutacaktır.Binler,on binler,beğeniler birbirini kovalayacaktır.Hele ki bir de yabancı sevgiliniz ya da kocanız varsa bu daha da fazla katlanacaktır..Bu durumun güzel tarafları olduğu gibi istenilmeyen tarafları olacaktır.Mesela kötü yorumlar almak gibi..Bazen öyle kötü yorumlar oluyor ki hatta bu küfür içerikli  bile olabiliyor.Haliyle insanın canını sıkabiliyor.Böyle bir durumda sizin müdahalenize gerek kalmadan çağımızın yeni gerekliliğinden ''fanlar'' çoktan yorum sahibine ağzının payını vermiş oluyor.
Ben de,tabi ki küfür içerikli,sürekli onun bunun özel yaşantısına burnunu sokan yorumlardan hoşlanmıyorum ve hesap sahibi kişiye hak veriyorum.Zaten artık hesap sahibi kişisinin müdahale etmesine gerek kalmadan onun sıkı taraftarları tarafından yuhalanma,kınanma,banlanma her türlü işlem gerçekleştiriliyor.hatta ağız dalaşına bile giriliyor..

Fakat öyle durumlar oluyor ki,ağlanacak halimize gülünecek cinsten..Gerçekten ''normal'' cinsten sayılacak yorumlarda bile bu sıkı fanlar hemen devreye girerek ''hayranı''olduğu kişiyi korumaya geçiyorlar.Örneğin paylaşılan bir kombin fotoğrafına ''ben bu kombine pembe çantayı daha çok yakıştırırım''demişse..Aman Allahım o yorumu yapacağına ölseydi daha iyi ! O noktada fanlar hemen devreye girerek analarından emdikleri sütü burnundan getirmeye ant içerler de ne olursa olsun hesap sahibi kişiyi korumayı kendilerine vatani görev sayarlar.O sırada da belki de hesap sahibi kişisinin bile umurunda olmayan bir durumdur..Hoş umrunda olsa bile nasılsa onun yerine muhattap olan zaman harcayan kişiler varken niye yorulsunlar bir daha değil mi?Sonra ver elini mahalle kavgası..Ağza alınmayacak laflar ardı ardına sayılır..Zaten millet olarak bazı şeyleri gözümüzde büyütmeye,yüceltmeye meraklı tipleriz ama bu ergenlik atarları da nerden çıkıyor cidden anlamıyorum.Hayır profillerine bakıyorsun ergen de değiller tabiri caizse kazık kadar tipler..

Birde benim anlamlandıramadığım bu insanlar bu kadar ''savundukları'' şeyleri,ne kadar tanıyorlar ? Ya da uğruna ağız dalaşına girdikleri kişilerden ne gibi beklentilere giriyorlar.Eminim bu kadar fanı olduğu kişi o hayranın bir güzel yorumuna bile cevap vermemiştir.Görmediğinden ya da zamansızlıktan olduğunu da zannetmiyorum.Sadece göz ardı ettiğinden ya da gözü alıştığından artık olağan hale gelmiştir.Ama fan bunu kesinlikle reddedecektir tabi o kişi kusursuzdur, hep iyidir,melektir..Artık o kişinin yaptığı her yanlış bile göze inen o perdeden dolayı doğru gözükmeye başlar..Koşulsuz şartsız savunulacak durum haline gelir..

Cidden öyle mi diye sorduk mu hiç acaba? Bu sanal dünyanın ön yüzünde her şey tozpembe gözükürken arka yüzünde de her şey o kadar saf ve pürüzsüz mü? O ölümüne savunulan kişinin de kusurları,yanlışları olabileceğini de aklımıza hiç getiriyor muyuz? 

Yaşadığım bir olaydan yola çıkarsam,özellikle Kore'ye gittikten sonra farkettim ki çoğu şey aslında bizler için imkansız değil.Evet benim için farklı gelişti ama bu hayali gerçekleştirmek sadece belki bir uçak bileti ve biraz da öyle çok lüks olmasa da kalınacak otellerin maliyeti kadar tutar hepsi bu.Orada kalmak,orada yaşamak düşünüldüğü gibi lüks bir şey değil.Hele ki bir sevgili yapmak hiç mi hiç zor değil..Ama yurdumuzun güzel insanları bunları yaşayamayacak olmanın verdiği bir umutsuzlukla doğru,yanlış her şeye o kadar sıkı sıkıya sarılıyor ve savunuyor ki bu durum insanı üzüyor..Bu sadece yurt dışına gitme mevzusu da değil.Hemen hemen her konuda kendini gösteriyor.Ben sadece kendi yaşadığım gördüğüm şeyden çıkarım yapmak istedim.

Her neyse inşallah yakın zamanda şu kraldan çok kralcılar kendilerine bir gelirde bizde görüntü kirliliğinden kurtulmuş oluruz.Yoksa buralar iyice çekilmez hale gelecek..






27 Ocak 2015 Salı

Kore'de Katıldığım ''We Love Gangwon'' K-POP Konseri


2013'te Türkiye'de Musicbank konseri bittikten sonra acaba ne zaman bir daha böyle bir kpop konserine katılırım diye düşünmüştüm.Hayatımda katıldığım ilk ve en etkileyici konserdi.Kafamda deli sorular ''Acaba tekrardan gelirler mi? Gelirlerse ne zaman gelirler?'' derken bir sene sonra ben onların ayaklarına gittim :) Ve bir kez daha kpop konserine katılmış oldum :)

Benim için konserin en anlamlı kısmı hayran olduğum grup Mblaq'in sahne alması oldu..Kore'ye gitmeden evvel bir konsere katılacağımız belliydi fakat bu o konser değildi.Gideceğimiz günden 2 gün önce program değişti ve ''we love gangwon'' konserine gideceğimiz açıklandı.Ben tabi ki Mblaq'in ismini gördüğümde sevinçten evin içini turlayıp deli gibi zıplamış olabilirim :)

Benim için bu konseri anlamlı kılan bir özelliği daha vardı.2 sene önce Musicbankte ben VIP bilet almak istemişken benimle birlikte giden arkadaşım ısrarla gold bilet almak istediğinden dolayı gold bilet almıştım ve sahneyi yandan ve biraz uzaktan görmek zorunda kalmıştım.Bu seferde ise Kore'de katılacağımız konserden haberdardık ama inşallah çok uzak bir noktada olmaz diye dua ediyordum.Hele ki katılacağımız konser bir olimpiyat stadıydı.İçimden,ya ünlüleri nokta gibi görürsem diyerekten üzülüyordum.Sonra da bir taraftan diyordum ki ama olsun olsun seslerini canlı duyayım da o da yeter.

Alana gittiğimiz gibi elimize biletleri verdiler ve bu biletler ne biletiydi tahmin edin...Geçen seneden içimde ukte kalmış VIP biletiydi :) Sanırım yabancı olduğumuz için bize böyle bir avantaj sağlanmıştı..O an ki mutluluğumu tarif edemem herhalde..Hemen içimdeki ses devreye girdi..Ne yani Mblaq'ten herkesle göz göze gelebileceğim yani öyle mi?Hayran olduğum Koreli ünlüler,sayılı dk.lar bile olsa dünyadaki varlığımdan haberdar olacaklar yani öyle mi??Ahhh içimdeki fangirl susmak bilmiyordu o vakitler :) Ama bir hayalim gerçekleşmişti o gün napayım :) Allah herkese o duyguyu nasip etsin..

Konserde sahne alan gruplarda sırasıyla; BTS, After School,Girl's days,K.will,Insooni,Mblaq,Shinee  :)

Ben Mblaq deyip duruyorum ama Shinee asıl bombaydı sanırım :) 

Baya uzun ve bol fotoğraflı bir yazı oldu şimdiden uyarayım..



Şu stadın dışına asılan afişin,posterini dışarıda dağıttılar :)



Alanda her şey düşünülmüştü..Bir portatif tuvalet bile vardı :) 
Bu anlarda acayip heyecanlıydım ve dışarısı tam olarak bir cümbüş alanıydı.Japonlar,Avrupalılar ve biz Türkler:) her milleten insan vardı..


Kıymetlimisss... :)


Buraya girdiğimizde düşündüğümden daha büyük bir yer olduğunu farkettim.Cidden de olimpiyat stadıydı ve stadın bi ucundakiler cidden de ünlüleri nokta gibi görmüş olmalılar.Biz fotoğrafta görünen sandalyelerde oturduk.Benim oturduğum sıra sahnenin önünde 7. sıraydı sanırım..Önümüzde de protokol tarzında birileri oturuyordu.Diğer VIP bölümündeki kişilerde bizim gibi yabancılardı..
Konser başlarken üzerimizden 5-6 tane motorlu paraşütçüler geçti ve o kadar yaklaştılar ki suratlarını gördük nerdeyse :) Ama onun fotoğrafını çekmemişim heyecandan olsa gerek :)


Ve işte bu havai fişekler...Sanki bunlar benim içimde patladı ya neydi o sesler öyle.Her seferinde yüreğimi ağzıma getiriyordu..Davulun sesi uzaktan hoş geliyormuş ya...Bu da aynen öyle :) Sanatçılar,şarkılarını söylerken,şarkının yükseldiği bir notada,aniden bu havai fişekleri patlatıyorlardı.Sadece bunlar değil sahnenin yanlarında ikide bir ateş püskürüyordu ve bizde sahneye yakın olduğumuzdan dolayı her seferinde bizi de ısıtıyordu :D Bir ara hava o kadar soğudu ki keşke daha çok o ateşten püskürtseler demiştim :D 




Sunuculardan biri de G.na'ydı.Diğerini tanımıyordum..G.na da sesini sevdiğim biriydi.Hani şu greatest love'da because you are my man'i söyleyen kız işte..İzleyenler bilir.O şarkının müptelası olmuştum ben.Saramirassoooooo diye diye :)


Bu adam da aralarda çıkıyordu.Protokole espriler falan yapıyordu tabi de Korece bende nerdeeee :) Anlamıyordum hiçbir espriyi.Komedyendi sanırım yüzü tanıdık geliyor ama..

BTS



Gelelim çıkan gruplara :) İlk çıkan grup BTS idi.Tanımadığım bir grupta ama şarkılarına ba-yıl-dım! :)
Vikipedi'den baktımda grupta ki herkes benden küçükmüş yeaa.Adamlar neler başarıyor ben hala neyin kafasındayım diye düşündürdü :)
Video yüklemek istedim ama iki saat uğraş verdikten sonra olmayınca vazgeçtim.
Söyledikleri şarkılar,boy in luv,danger,no more dream hatta bir tane daha vardı ama şu an hatırlayamadım.Zaten Shinee dışında bütün gruplar 4 tane şarkı söyledi.Shinee ise 3 tane söyledi.

AFTER SCHOOL




After school'un en beğendiğim şarkısı ise Bang'ti. Zaten içlerinde tek tanıdığım Uee..O da barefoot friends'teydi.Bir de you are beautiful'da kötü kızdı :)

GIRL'S DAY




Gelelim Korelilerin deyimiyle Sekşi kız grubumuz Girl's day'e..Bu kızlar gördüğünüz minicik elbiseleri ve o eteklerin ucunu tutarak bir o yana bir bu yana çekerek alttaki görünen minik şortlarıyla bir performans sergilediler..Ben bir kız olarak onlar yerine cidden utandım ama sanırım erkeklerin çok hoşuna gitti :) Hepsi ağzı açık izliyordu valla :) Bir ara Koreli kız gruplarının gündemde olabilmesi için bu tarz hareketler yapmaları baya olay olmuştu..Şarkıları da kötü değil aslında ama bu kadar aşırı bi show yapmaları bana üzücü geliyor.

K.WILL



Kore'den döndüğüm zaman bu adamın şarkılarının hastası olmuştum...Sadece bir şarkısını bile döndürüp döndürüp dinliyordum.Canlı performansı cidden çok iyiydi..Please don't ve You don't love en çok alkış alan ve çığlık atılan şarkılarıydı :)

INSOONI


Bu kadın Kore'nin divasıymış.Sahnede ki enerjisine ise bayıldım ya..Bir koreliden beklenmeyecek şekilde  zenci gırtlağına sahipti birde :)

Bu sırada ne oldu bilin.Protokolün 3. sırası konseri terk etti.Ve tabi ki Türk'ün gücü adına diyerek hemen gittim ve boşalan bir sandalyeye kuruldum.Artık sahnedekiler dibimdeymiş gibiydi.Fotoğraflarda bile sanki uzakmış gibi görünüyor ama hele ki Catwalk'ın önüne geldiklerinde sanatçılarla göz gözeydik :)


Vee iştee benim için o heyecan dolu anons yapılıyor :)

MBLAQ


Neden,neden bu grup dağıldı hala anlayamıyorum..Sahnede Shinee'dan bir önce çıkan gruptu.Cidden çok fazla tezahürat ve alkış aldı ama neden hala bilemiyorum..
Musicbankle birlikte Mblaq i sahnede ikinci izleyişimdi.Bu sefer bana o kadar yakındılar ki..Hatta Catwalk un tam ucuna geldiklerinde onlara dokunacak gibi olmuştum.Çünkü artık sahneden sadece 2 sıra uzaklıktaydım..G.o ve Mir'in bizim tarafa gülüşleri,hepsinin el sallamaları hepsi aklımda.Belki böyle oturmalı sistem değilde ayakta olsaydık dokunabilirdim bile onlara.Aklıma gelmedi de değil kalkıp elimi uzatmak ama güvenlik vardı tabi birde bir ton kamera :))
Joon,son zamanlarda Mblaq'in konserlerine katılmıyordu ama şansıma bu konsere katılmıştı.Onu göremeyeceğim diye üzülmüştüm.Konserde hepsininde morali iyi gözüküyordu.İlk şarkıda önlerindeki havai fişeklerin patladığından bahsetmiştim ya Lee joon ondan bir korktu ama görmeliydiniz.Ben o an gülmekten yarıldım :)
Beni üzen tek tarafları ise biz o kadar Türkiye diye tezahürat yaptığımız halde yandaki fransızlara yönelik;Ne çok millet gelmiş fransızlarda burda demeleri.Biz o kadar bağırdık bee.. Kim bağırıo burda Brother country gelmiş sen fransa diyon te allam :) Beni o yönden biraz sinir etmiş olsa da ben yine olayın keyfini çıkarmaya çalıştım.Zaten bir daha bu beşliyi bu şekilde göremeyeceğiz..Bu bakımdan kanlı canlı onları tekrardan bir arada izlediğim için kendimi şanslı ve mutlu hissediyordum.

Ve son ve büyük bomba :)

SHINEE



Shinee sahneye çıktığında öyle bir çığlık atıldı ki dostlar,sağır olacağım zannettim.Cidden abartmıyorum yer yerinden oynadı ya :)
Benim de tam o sırada kameramın şarjı bittti mi :) Kritik anlarda böyle olur zaten ne oluyorsa..
Onew ses tellerinde ki rahatsızlıktan dolayı konserde değildi.Onun dans bölümlerinde gözlüklü maskeli bir çocuk gelip gidiyordu.Taemin ve Min ho çok az gülümsediler diyebilirim..Asıl benim için bomba olan kısım ise öhöm öhöm mütevazi olamiyiceğim sevgili dostlar , Key'in dans ederken bana belirgin bir gülücük atması,hatta şöyle bir yokladım arka tarafları falan ama yanımdaki arkadaşımda dedi bize doğru bakıyordu cidden diye :D Hatta youtubeda izleyince tekrardan farkediyorum.canım benim ya el salladı falan o kadar.Çok tatlıydı :))

Min ho derken gönlümün birincisi Key olup çıkıverdi bu konserde anlayacağınız :) Birde bir ara şarkı bittiğinde arkadan bir kız Taemin'e su getirdi ve Taemin kızı ilk önce farkedemeyince bir irkildi ama Key yerlere yattı gülmekten  hahaha :D


Shinee'nin de performansı bittiğinde konser sonlanmış oldu..Ahhh su gibi gelip geçti ya.Yazdıkça tekrar yaşadım sanki :)

Çok da uzun bir yazı oldu.Ara vermeden de yazınca parmaklarım koptu :) 
İnşallah hoşunuza gitmiştir..


Sevgiler :* 








24 Ocak 2015 Cumartesi

Fırında patates


Kızartma ya da yağlı şeyler yerken bir tek benim mi vicdanım sızlıyor? Onun yerine şöyle sağlıklı,düşük kalorili ama lezzetli bir şey olsa da yesem derdindeyim sürekli.Ama yok yok zararlı olan her şey o kadar güzel ve lezzetli ki :) Neyse ki bu tarifi keşfettim.Hatta bugünde elceğizlerimle yaptım size de paylaşmaya geldim :)
Teyzem geldiğinde ona da yapmıştım bu tariften.Hala beni nerde görse o patatesinden yemeye gelcem bir gün diyor.Bende hay hay diyorum :)
 Basit olmasına rağmen patteslerim meşhur oldu :) Yiyen herkes de tarifi istiyor.

Malzemeler
3-4 adet patates
1 çorba kaşığı sıvıyağ
2 diş sarımsak
1 çay kaşığı pulbiber
1 çay kaşığı kekik
1,5 çay kaşığı tuz

Patatesleri soyun.ilk önce kalın halkalar şeklinde doğrayın sonra bu halkaları ortadan ikiye kesin ve derin bir kaba alın.Yağını,baharatlarını ekleyin.2 diş sarımsağı ezin ve onu da ekleyin.Sonra bütün malzemeyi karıştırın.Tepsiyi yağlayın ve patatesleri üst üste gelmeyecek şekilde koyun.Ben yağlı kağıt kullanıyorum.Fırını 220 dereceye getirin.Patatesler kızarıncaya ve içi yumuşayıncaya kadar bekletin.işte hazır :)

O sarımsağın ve kekiğin tadı damağa o kadar güzel geliyor ki..Dilerseniz sonradan biraz daha tuz ilave edebilirsiniz.Kızartma yerine gayet güzel ve tercih edilebilir bir tarif.Tavsiye ederim.Eğer denerseniz de bana yazın :)






22 Ocak 2015 Perşembe

Cheon song yi yüzüğü VS. Hürrem yüzüğü


Seulde,Namsan kulesine gittiğimiz vakit bir ara gruptan ayrıldım ve karış karış her yeri dolaşmaya başladım.En aşağıda ki katta süslü süslü eşyalar,şekerler,kozmetik ürünleri,takılar,tokalar satılıyordu.Yüzüklere biraz bakayım derken yanda bir anda Cheon Song yi nin resmini görmem mi? Anam onun burda ne işi var?diye düşünürken birde baktım resmin altında bir de yüzük resmi var.My love from another star daki evlilik teklifi yüzüğü satılıyormuş meğerse orada..Biraz bakındım yüzüklerin arasına ama hepsi bitmişti.


Gel gelelim aynı gün Myeongdongta dolaşırken bir tane ahjussi kurmuş tezgahını Cheon song yi tokası satıyor..Tabi ki yine yanda Cheon song yi resmi asılı..Biraz yaklaştım baktım da bildiğin bizim pazarlarda,sokaklarda satılan bandana şeklindeki tokalar.

*Myeongdong:İçinde çeşitli mağazaların,yemek mekanlarının olduğu Seul ün işlek bir caddesi.

Bir ara bizde de Hürrem yüzüğü aşırı modaydı değil mi? Hatta bu ülke neler gördü neler..Aklıma şu an gelenler Sıla tokası,Bihter yüzüğü,Hürrem yüzüğü..Bizde hatta dalga konusu olmuştu bu ürünler ama gel gelelim teeee elin Korelerinde de olay aynı dostlar..Dünyanın neresine gidersen git ticari zeka aynı işte :) 



Bir de dizide hatırlarsanız kötü adam yüzüğü vardı.Sinsi planlarını kurarken bu çivi yüzüğü oynatıyordu.Hatta bir bölümde Cheon song yi onun parodisini yapmıştı.Aşk acısıyla doktara gittği vakit.İzleyenler hatırlayacaktır:) 

Dün arkadaşımla buluştuk.Takı mağazalarında hep bu yüzük vardı.Moda olmuş meğerse.Bir kaç kere gittim geldim baktım da benim stilim değil diye almadım ama başka sefer çıktığımda alacağım galiba aklıma takıldı :) Sizin de oralarda var mı? Baya her yerde gördüm çünkü..

Görselleri netten aldım gönül isterdi ki kendi çektiklerim olsun ama Koredeyken alalacele o kadar yer gezip görüyorsunuz ki bazen aklınızdan çıkmış oluyor kusura bakmayın :)










20 Ocak 2015 Salı

Aamir Khan'ın yeni filmi PK


Sizinle dilwale filmini paylaştığımdan bu yana Shahrukh filmlerinin müptelası olduğumu belirteyim.Halbuki ondan önce Aamir'in filmlerinin hastasıydım.Hatta hint sinemasında ondan başka hiç iyi oyuncu yok gibi düşünürdüm.Fakat işin aslı öyle değilmiş a dostlar.Meğer çok da güzel filmler,oyunculuklar varmış.Geç farkettim ama olsun :) Sizde ön yargıları yıkın Hint sinemasına bir göz atın derim.
Neyse gel gelelim ben başka filmlere dalmışken Aamir'in yeni film çıkaracağını öğrendim.Ne zamandır da bekliyordum.Acaba biz ne zaman izleyebileceğiz diye takip ediyordum.Geçenlerde filmi izleyebilme fırsatım oldu.Ah ne kadar özlemişim Amir'in filmlerini.Keşke böyle sürekli film çıkarsa biz de izlesek..


Bu adamın filmlerde kılıktan kılığa girmesine bayılıyorum.Johnny Depp gibi her kalıba giriyor adam.Bu filmde de bir uzaylıyı canlandırıyor.Garip davranışlarından dolayı herkes de ona peekay yani sarhoş diyor :)
Pk'yı izlerken aklıma sürekli my love from another star geldi.Fakat orda ki Kim soo hyun gibi bir uzaylı beklemeyin sakın.Amir'in canlandırdığı uzaylı daha şaşkoloz bir tip.Adamın kulaklar kepçe biliyorum ama nasıl bu kadar daha kepçeleştirmişler merak ediyorum :)   

Spoiler vermeden filmden bahsedeyim biraz.Uzaylımızın dünyaya teşrif etmesiyle film başlıyor.Üzerinde uzay mekiğini geri çağıran kolyeden başka hiçbir şey yok.Bildiğiniz cıbıl bir Amir var karşımızda :) Sonra bu kolyeyi bir hırsız çalıyor.Uzaylımız da uzay mekiğini çağıramadığı için kendi gezegenine geri dönemiyor.Macera burada başlıyor..Başrol kızımız Anushka sharma(jaggu) ise bir muhabir ve hindu fakat Sarfaraz isimli bir müslümana aşık.Ailesi tabi ki bu duruma karşı.Garip davranışları sayesinde Jaggu,Peekay'i farkediyor ve yolları burada kesişiyor.Neyse çok fazla anlatmayayım ki izlerken filmin tadı kaçmasın.Sonra neler oluyor neler.

Ben filmi cidden beğendim.Oyunculuklar süper.Aamir khan'dan kötü birşey beklemiyordum.Hakkını da vermiş zaten.PK kendi memleketine gidemeği zamanlardaki çaresizliği beni nasıl üzdü nasıl..Bir de hiç öyle bir durum beklememe rağmen genelde din konusu üzerinden gidiyor diyebilirim.Filmin aralarındaki diyaloglarda tam çözemesemde sonunda Amir yine müslümanlığını konuştuyor ve hindu tanrılarını ve sistemi bir anlamda yerden yere vuruyor.En kısa sürede siz de izleyin derim..



Film izlerken de bu fotoğrafı instagramda paylaştım.Filmi tvden izledim zaten.Aldım ramenimi elime yayıldım koltuğuma oohh relax mod on :)) Siz de hala instagramda olduğunuz halde beni takip etmiyormusunuz yoksa?Aaa üzülürüm ama..Hem ben ne güzel kendi çektiğim fotoğrafları paylaşıyorum ki orada.Beklerim hepinizi :)




18 Ocak 2015 Pazar

Koredeyken neler yedim? Kore yemek kültürü hakkında edindiğim bilgiler

                                                                                       


Kore'ye gitmeden önce en büyük endişelerimden biri yemek konusuydu.Bir hafta boyunca neler yerim,neler içerim,acaba aç mı kalırım tedirginliği yaşıyordum.Çünkü benim için en büyük sorun dizilerden gördüğüm ya da Kore'ye gidenlerden duyduğum kadarıyla çoğu yemeğin içine domuz girmesiydi.Öncelikle belirteyim ki ben oraya bir haftalık gittiğim için helal olmayan bir şeyi yememe konusunda titiz davrandım.Çünkü bazı Kore'de yaşayanlar her türlü yemekleri yemek zorunda kaldıklarını söylüyorlar ya da hiç bahsetmiyorlar fakat paylaştıkları markalarda domuz yağı ya da jelatini bulunuyor olabiliyor.Bunun önüne geçilebilir mi kişinin kendi kararıyla alakalı bir şey ya da orada yaşamak gerekir orasını tam olarak bilemeyeceğim.Fakat dediğim gibi ben oraya bir haftalık gittim ve orada yaşamak ayrı bir mevzu.Ben orada uzun süreli bir yaşantı sürmeyeceğim için özenli davranmaya gayret ettim.Zaten yemek yemeseniz bile hazır ürün alsanız da hemen hemen çoğunda domuz jelatini,domuz yağı ya da alkol bulunuyor..

Şimdi gelelim benim nasıl bir yol izlediğime..Kore'ye gitme zamanım yaklaştıkça neler yapabilirim diye düşünmeye başladım ve Kore'de illaki helal ürünlerin olabileceği düşüncesiyle internette araştırma yaptım.Bir kaç tane site buldum ama bu noktada en çok facebook'ta bir sayfa olan Halal Korea'dan yararlandım diyebilirim.Orada her çeşit ürünün helal ve haram olanları resmiyle birlikte yazıyordu ve ben hepsinin fotoğrafını çektim.Kore'ye gittiğim zaman da bunlar dışında hiç bir ürün almadım.Dilerseniz siz de o sayfada helal ürünlere göz atabilirsiniz.

Kore'ye gitmeden bir iki gün evvel de markete girdim ve uzun ömürlü dayanabilecek bisküvi,çubuk kraker,çikolata vs. aldım.Sonuçta uçakta sıvı hariç bu tarz ürünleri götürmekte sorun olmayacaktı.Hatta iyi ki almışım çünkü yiyemeyeceğim şeylerle karşılaştığım da hep bunları yedim.



Öncelikle şunu belirteyim,biz oraya grup olarak gittiğimizden çoğu mekan oraya gideceğimizden ve bizim müslüman olduğumuzdan haberdardı ve ona göre yemek hazırlamışlardı.Fakat ben ve benim gibi bir kaç arkadaşım yapım aşamalarını bilmediğimiz için yine de yeteri kadar güvenemedik.Bir tane arkadaşımız da korece bildiği için her gittiğimiz mekanda acaba bunda domuz var mı? bunda domuz yağı kullanıldı mı? diye her seferinde sordu ve biz de ona göre yemeğimizi yiyebildik.Zaten o domuzun öyle ağır bir kokusu var ki sormasak da anlayabileceğimiz türden bir şey..


Herhangi bir lokantaya girdiğiniz de öyle bir koku suratınıza çarpıyor ki..Soju kokusu ya da pişen domuzun o ağır kokusu daha lokantaya girmeden iştahımın kapanmasına sebep oluyordu zaten :) Allahım hala burnumda o koku ıyyyy...

Şu yukarda ki fotoğrafta görmüş olduğunuz pilav var ya benim en büyük kurtarıcılarımdan biri oldu.Öyle lezzetli falan olduğundan değil.Nasılsa yağsız ve tuzsuz lapa pilav olduğunu bildiğim için abandım bu pilava.Kahvaltılarda da otelde ananas ve karpuz yiyordum..Sonra eve geri döndüğümde bir hafta da 3 kilo vermiş oldum.Kilo vermek istiyorsanız ve helal yemek konusunda titizseniz Kore'ye gidin,kesin çözüm :D

Bir de oradayken hiç ramen yemedim.Çünkü fabrika çıkışlı olarak nerdeyse hepsine domuz vardı.Hatta bir arkadaşımız bir keresinde  ramen yapılan yerden almıştı da içinde domuz eti olduğunu sonradan farketmişti..


Bu gazoz da helaldi ve tadı çok güzeldi.Bizim gazozlara göre daha şekerli gibiydi sanki..Bir de milkis diye bir markanın sütlü gazozu vardı.İlk başta ıyy öyle şey mi olur canım? dedimse de deneyince hemen ters köşe yaptım.Alttan hafif süt tadı ve tatlı gazoz süper bir ikili oluyormuş meğerse :) Tabiki bu da helal markaydı..


Gelelim Korelilerin yemek kültürü hakkında gördüklerime; 

*Kimchi her sofranın olmazsa olmazı ve tabi ki diğer mezeler..Bir seferinde oturduğumuz masa da kaç tane meze var sayamamıştım ama resmen dibine koyuyorlar.Tadımlık gibi bir şey..Kimchi'nin bizim lahana turşusundan farkı sanırım koydukları acı sostan dolayı boğazı yakan bir acıya sahip olması.. Diğer mezelerde genelde sosla karıştırılmış üzerine susam serpilmiş soğan ya da yeşillik oluyor..

*Yemekler tuzsuz..Yiyebildiğim yemeklerin hepsi tuzsuzdu ve herkeste bundan yakınmıştı.Ben yine tuz  hiç bulunmaz diye düşünüyordum ama sonradan isteyince getiriyorlardı.

*Bir yemeğin yanında ekmek yeme kültürü yok.Hatta ekmek yok.Bizim kaldığımız otellerde yine turistler olduğu için ekmek vardı ama normal lokantalarda kesinlikle bulamazsınız.Onun yerine yağsız ve tuzsuz yapılan lapa pilavı bizde tüketilen ekmeğin yerine geçiyor..

*Ne kadar acıysa o kadar tatlı..Grupla birlikte bir gün yemek yapma etkinliğine katılmıştık.Orda ki kadından gördüğüm neydi biliyor musunuz? Üç kaşık pul biber attıysa iki kaşık toz şeker ekledi..Abarttığımı sanmayın.Çünkü hep bir ağızdan whooaaaaaa yapmıştık.Ahjummada bize gülmüştü :) Yemeği yerken o boğazı yakan acının altında bir tatlı tadı geliyor.Türk damak tadına pek uygun bir şey değil sanki acıyla tatlı bir arada ama benim için çok sorun olmamıştı :)

*Aynı yemek kursunda ahjummanın anlattığına göre korelilerin en sevdiği et türleri birincisi inek(çok pahalıymış sanırım ki fazla tüketilmiyor) ikincisi ise domuz..Yine bizim gruptan cık cık cık sesleri :)Ahjumma burda yine gülüyor :)

*Her lokanta da su bedava..Yanına bir sürahi koyuyorlar içebilidiğin kadar iç :) Bazı türk lokantalarında da bunu yapıyorlar sanırım..

*Alkol tüketimi özellikle soju tüketimi çok fazla.Zira akşam 9'dan itibaren herkes sallanır vaziyette yürüyor :))


Çok uzun bir yazı oldu.Umarım unuttuğum bir şey yoktur.Eğer sonradan aklıma gelirse güncelleme yaparım :)
Umarım gitmek isteyipte yemek konusunda endişeleri olanlara yardımcı olabilmişimdir :) Dediğim gibi ben helal yemek konusunda özenli davranmaya çalıştım ve yiyebildiklerimi sizinle paylaştım.Peki herkes benim gibi mi davrandı? Hiç umrunda olmayıp her çeşit yemeği,ürünü yiyen de vardı ve tabi benim gibilerde..Bu size kalmış bir şey :)






16 Ocak 2015 Cuma

Kore'deki ilk günüm 2 : Busan balık pazarı


 ''Kore'deki ilk günüm'' yazımda Kore'ye ilk adım attığımdan itibaren gündüz gözüyle yaptıklarımı anlatmıştım.Şimdi kaldığım yerden akşam neler yaptığıma bakalım.Eee o kadar yolculuk edildi,gezildi,edildi, enerji harcandı yemek yemeden olmaz değilmi? :) Yemek yemek için ise Busan balık pazarının yolunu tuttuk.

Bol fotoğraflı ve Busan'ı akşam gözüyle görebileceğiniz bir yazı olacak.Benim de anılarım tazelensin :)

**Okumadıysanız ''Kore'deki ilk günüm'' yazısı için tık tık..



Yengeç restoranının dış tasarımı nasıl ama? :) Kocaman bir şeydi bir de.Ne korkunç görünüyor..Balık pazarına doğru giderken gördüm.Hemen fotoğrafını çektim.Fotoğraf net değil kusura bakmayın.


Öncelikle balık pazarına girdiğiniz de acayip keskin bir balık kokusuyla karşılaşıyorsunuz.Öyle bizim balık satan yerler gibi değil daha ağırdı kokusu sanki..Bir de sadece balık satılmıyordu tabi envai çeşit deniz ürünleri vardı :) 



Yılan balığına gyeelllll! :)

Maşallah o balık tezgahlarında hep yaşlı ahjumallar(orta yaş ve üstü bayanlar) çalışıyordu ve bize ürünlerinden satmaya çalışıyorlardı :) Bir de şalvar tarzı şeyler giymişlerdi..





Taa taaa akşam yemeğimiz!
Bu girdiğimiz yer küçük bir mekandı.Bir ahjumma işletiyordu.Biz gittiğimizde mezeler hazırdı zaten.Bir duvarda tv asılıydı ve Master's Sun dizisi oynuyordu o sıra :) Tabi altyazısız nerde anlayacağım :) 

Yemekte balık,olmazsa olmaz yağsız tuzsuz pilav,yosun çorbası,kimchi vb bir sürü meze bulunuyordu.
Yosun çorbası resmen su gibiydi.O yosunda süs olarak konulmuş gibi zaten tuzu falan yok :) Ama balık aynı bizimkiler gibiydi hatta lezzetliydi.


İlk önce bu metal çubuklarla yemek istedim ama yok olmuyor elimden kayıveriyor.Sonra ahjumma tahta çubuk getirdi hatta isteyenlere çatal verdi ama yookkk ben Kore'ye gelmişim bir de çatal mı kullanıcam :) Tahta çubukla yedim yemeğimi :)


Buyrunuz doğu denizinin(japon denizinin) gece görüntüsü :) 


Burda da sessiz Busan'ın bir sokak fotoğrafı.O yoldan tekrar yürüyormuşum gibi hissetim.Sizde benimle birlikte yürüdüğünüzü hissetiniz mi? :)