23 Şubat 2015 Pazartesi

Biraz neşe,biraz keder..-Kabhi khushi kabhie gham..


Hint filmleri izlemeye devam ediyorum.Bu filmi izleyeli de epey bir zaman oluyor.Film,2001 yapımı ve aslında herkesin aşina olduğu bir senaryoya sahip.Fakir kız,zengin oğlan ve tabi ki kızın,erkeğin ailesi tarafından istenmemesi.
Fakat filmin başrollerinde Kajol ve Shahrukh Khan oynadığı için film bambaşka bir boyut kazanıyor.Çoğu yazılarımda bu ikilinin uyumuna hayran olduğumu belirtmiştim.Bu filmde de aynı uyumu sergilemişler.Size şiddetle filmin içinde yer alan ''Suraj hua madham'' klibini izlemenizi öneriyorum ki ne demek istediğimi daha iyi anlayın.Klip için tıktık.. 
Filmin yönetmenliğini ikilinin de çok yakın arkadaşı Karan johar yapıyor.Karan yönetmenlikle birlikte Sharukh'un bir çok filminde yanında dans eden adam ya da arkadaşı rolünde gözüküyor..Film izlerken ha işte yine  Karan çıktı diyoruz :) Kajol,Shahrukh ve Karan'ın 3 tane filmi var.Bir tanesi birçok kişinin de bildiği,''My name is Khan''
Filmle ilgili bir kaç güzel ayrıntı var ki mesela,Shahrukh'un küçüklüğünü oynayan çocuk aslında Shahrukh'un kendi oğlu imiş ve babası ile annesini oynayan çift ise gerçek hayattta da evliler.Hem de o boy farkına rağmen! :)
Bu filmin türkçe dublajı da mevcut.Çünkü bir ara tv de gösterilmiş.Ben kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum ama uyarayım film 3,5 saate yakın sürüyor.Dans sahnelerini atlamazsanız tabi ki :) Ama ben onları da çok eğlenceli buldum.Yeri geldiği zaman güldüren ve ağlatan bir film.En kısa zamanda izleyin derim :)




15 Şubat 2015 Pazar

Sevgililer Günü Ganimetlerim


Şu sıralar yoğunluktan dolayı bloguma yeteri kadar özen gösteremiyorum.Paylaşmak istediklerimi paylaşamamaktan dolayı vicdan azabı çekiyorum.Blogu tamamiyle boşvermek niyetinde değilim ama programımı ayarlayıp en azından daha sık post girip hem şu sıralar kendimle ilgili bilgi vermek hem de koreseverlerle daha fazla gezi anılarım hakkında bahsetmek istiyorum..

Neyse gelelim postun amacına.Siz sevgililer gününü kutlayangillerden misiniz? yoksa kutlamayangillerden mi? bilmiyorum ama ben resmen bu işin getirisinden yararlanangillerdenim:) Ekonomik açıdan tam bir ''homoeconomicus''um yani :)

Bilimsel açıklamamızdan sonra aldığım ürünlere bakalım.Geçen arkadaşımla buluştuğumda Migrosa girdik.Bir de ne görelim tüm bakım ürünlerinde %50 indirim yazıyor.Tam nefsimle mücadele zamanı yani.Koreden döndüğümde bir çok kozmetik ürünü aldığımdan ve daha öncesinden de var olanlar olduğundan daha fazla almamak için kendime söz vermiştim.Bu sözümü iki ürün alarak en azından bir nebze tutmuş varsayıyorum :) 

Aldığım ürünler;

1.Bio Oil Cilt bakım yağı:Bu ürünü birçok yabancı ve türk,blogger ve vloggerlarda görüyordum ve denemek istiyordum.Fakat fiyatı hep 25 TL civarındaydı.60 ml bir ürün için o parayı vermek istemiyordum.Fakat migrostaki indirimle 12.5 tl olduğunu öğrenince almak istedim.Çünkü eskiden ve şu aralar hızlı kilo alıp verdiğim için hem önlem açısından hem de var olan deformasyonlar için iyi gelir umuduyla aldım.Vadettikleri ise çatlak oluşumuna,cilt lekelerine,kırışıklıklara ve nemsiz ciltlere iyi geleceği yönünde.Daha ben yeni kullanmaya başladığım için çok birşey farkedemiyorum ama ilerleyen zamanlarda göreceğiz.Ürünün formu yağ şeklinde.İçinde a ve e vitamleri lavanta,kalendula,papatya yağları bulunuyormuş.Kokusunda da bir sorun yok zaten.

2.Neutrogena hızlı emilen bakım kremi:Hep şu norveçli balıkçılar için üretilen Neutrogena kreminden almak istiyordum.Zaten ellerimi sık sık yıkadığım için çok fazla krem tüketiyorum.Bu boyda bir ürüne ihtiyacım vardı.200 ml. bir ürün.Gerçekten de hızlı emiliyor.Cilde verdiği hissi ben sevdim.Fiyatı ise 3.75 tl.di.Gayet uygun değil mi?


Kasaya gidene kadar baya kendimle cebelleştim ama sonunda sadece bu iki ürünü aldığım için mutluydum :) Umarım bu istikrarı sürdürebilirim:)







7 Şubat 2015 Cumartesi

Ben diyeyim hobi,sen anla çeyiz


Merhabalar!
Uzun zaman oldu..Ya da yoğun geçen tempo yüzünden bana mı öyle geldi bilemiyorum.Matruşka bebeğimi sizinle tanıştırmaya geldim..Etamin işi her zaman ilgimi çeken bir el işi oldu.Yaşın getirdiği bir güdüyle çeyiz hazırlama mantığında da başlamış olabilirim.
Matruşka bebeğim benim yaptığım ilk kanaviçe işi.Bu işi cidden sevdim.Fakat yapımdan mıdır nedir bir oturdum mu bitirmek isteğinden dolayı baya başımı ağrıttı.Bir de ilk seçtiğim örneğe göre biraz zor bir seçim yapmışım sanırım :) Hazırlandığım da sınavlar olunca elimde biraz oyalandı ama becerdim sanki.Ben sonuçtan gayet memnunum :)
Matruşka bebeğine her zaman ayrı bir ilgim de vardı.Hatta odam da şu anda Rusya'dan gelmiş bir matruşka bebeği ve dolaplarımda minik sıra sıra dizili matruşka stickerlerı var :) Rusya'dan gelen matruşka sanırım benim ilgimin başladığı gün oldu.O anım da şöyle ki,bundan bir 17 sene önce ben mini minnacıkken birgün teyzemlerdeydik..Kuzenimin nişanlısı da Rusyadan yeni gelmiş.Kuzenime de bir büyük bir de küçük matruşka getirmişti.Gider ayak ben ağlamaya başlamam mı?Sanırım 5 yaşlarındaydım.Baya bir yaygara kopardım ki herhalde teyzemde ver gitsin ağlamasın çocuk dedi.Damat beyin baya bozulduğunu hatırlıyorum ama sonunda matruşkalar benim olmuştu gerisi önemli değildi :) Anlayacağınız hediyenin de üstüne kondum.Hala da odamda şu anda.Sanki başkası yaşamış gibi hissediyorum.Aslında sakin de bir çocuktum ama niye öyle oldu o gün bilmiyorum :)
Artık ev dekorasyonları çok farklı olduğundan ilerde evimde çok fazla dantel gibi işler kullanacağımı sanmıyorum.Bu yüzden o manada elimi o işlere atmıyorum.Ama tabi ki öğrenmek istemiyorum da değil :) Onun yerine şimdi böyle ufak tefek süs eşyaları hazırlıyorum..Hem boş vaktimi değerlendirebildiğim güzel bir hobi oldu.Yaparken belki biraz sıkılabilirsiniz ama bittiğinde ortaya çıkan şeyden dolayı çok mutlu oluyorsunuz.Eğer içinizde hiç yapmamış olanınız varsa bence bir an önce başlasın..Dünyanın en kolay el işisi diyebilirim:) 
Matruşka'dan sonra da biraz daha kolay olan cupcakelere başladım.İki örneği de pinterestten buldum..Ama ne zaman bitiririm bilinmez.Yine burdan paylaşırım:)






1 Şubat 2015 Pazar

Kore de sürpriz..! Paketinde ''Türkiye'' yazan ıslak mendil


Kore'de bir çok yer gezmeme rağmen,çok fazla markete gitme fırsatım olmamıştı.Fakat Seul'e geldiğimizde eleven adlı mini markete girebilmiştim.Reyonlardaki ürünleri incelerken bir de ne göreyim? Bu ıslak mendil ilk bakışta sıradan gibi gelebilir fakat üstünü okuduğunuzda ''터키'' yani Türkiye yazdığını fark edeceksiniz.Hatta Korecem yettiği kadarıyla birde alt kısımda ''앙카라'' yani Ankara yazıyor.Malesef diğer yazıları anlamadım.Birde bir kale resmi olduğuna göre sanıyorum bu da Ankara kalesidir..

Şu an resme baktığımda çok sıradan bir olaymış gibi geliyor fakat o zaman bu mendili gördüğümde acayip  şaşırdığımı ve duygulandığımı hatırlıyorum.Islak mendil gibi sıradan bir şey olsa da binlerce kilometre uzaklarda ülkenizin adını görmek sizi hem şaşırtıyor hem de duygulandırıyor..Neden böyle bir şey yapmışlar ben de bilmiyorum ama iyi ki de yapmışlar epey sürpriz olmuştu bir taraftan da sevindirmişti :)

Zaten oralardayken memleketle ilgili ne görsek ultra sevinip şaşırıyorduk.Mesela Türk biriyle bile karşılaşsan sanki 50 yıllık dostunmuş gibi muhabbet etmeler falan..Burada olsa dönüp yüzüne bakmazsın mesela elin yabancısıyla işim ne diye haha :D Ama orada yabancı gelmiyor aksine tanıdık geliyor her taraf çekik olduğu için :) Birde türkçe konuşmanın verdiği bir rahatlık :D Çok garip bir duyguymuş ya cidden.Yurdundan uzakta yaşayanları az çok anlamıştım :)

Bu ıslak mendilde de Korece,Türkiye yazması hatta Ankara yazması ayrı bir olaydı benim için :) Sizinle de paylaşmak istedim.Sizde yabancı bir ülkede böyle bir şeyle karşılaşsanız benim gibi ultra şaşırıp sevinir miydiniz? Yoksa sadece ben miyim böyle olan? :)