29 Aralık 2014 Pazartesi

Bir Koreseverin dolabı nasıl olur?


Selam:)

Dün ki yazıda instagram hesabı açtığımdan bahsetmiştim.En son olarak da bu fotoğrafı paylaştım.Bir fangirlün dramı filminden bir kare :) Evet 20'li yaşlarımın başındayım ve kazık kadar oldum farkındayım.Fakat dolap o kadar boş görünüyordu ki gözüme bir Koresever anca bu şekilde değerlendirebilirdi.Eve teyzeler falan geldiğinde  hemen odamın kapısını kapatıyorum.Kınayan bakışlarına maruz kalmak istemiyorum :D Ama napayım evlenmeden etmeden bunları yapmazsam ne zaman yapcam içimde kalırdı.Baktıkça içim açılıyor böylelikle :)

Bu posterleri Güney kore'ye gitmeden önce trendy gibi dergilerden toplamıştım sonrasında döndüğümde ise daha güzel ve büyük posterler sahibi oldum ama bu sefer yapıştıracak alan bulamadım.Çünkü hepsi dana kadar maşallah :) Bide size gidişimi neler yaptığımı falan anlatacağım milyon tane fotoğrafa elim gider de ayıklayabilirsem.Bir sürü işim var daha benim :)

Dolabın üstünde Lee min ho,mblaq,ft island,beast,super junior,cnblue,miss a,g dragon ve Kim hyun joong var ama onu yakın zamanda çıkarmak istiyorum şu sevgilisine dayak atma olayından sonra :S


Dolabın içi de bu şekilde.Geçenlerde gaza geldim de topladım dolabımı.Yoksa çarşamba pazarı gibiydi.Yazılığı kışlığı bir aradaydı.Fazlalıklardan kurtuldum da rahatladım.Mağaza çalışanlarına da Allahtan sabır diliyorum.Baya bir yorulmuştum o gün.


Şifayı iyice kaptım bu arada.Hep uyuklar vaziyetteyim.Dikkat edin kendinize..














28 Aralık 2014 Pazar

Miss lovebird Instagram'da!


Merhabalar!
Nihayet tembelliğimden fırsat buldum da kendime bir instagram hesabı açtım.Biraz daha zaman bulursam ve şu uyuşukluğu üstümden atarsam blogda daha güzel yazılar ve resimlerle karşınızda olacağım inşallahh :) 

Instagram'da güzel resimler paylaşacağımı umuyorum ve sizin güzel fotoğraflarınızı görmek için de sabırsızlanıyorum..Hadi takipleşelim :)






**Beni instagram'da takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz.



27 Aralık 2014 Cumartesi

Dilwale Dulhania Le Jayenge-Cesur yürek gelini alır


Bu aralar hint filmlerine sardım.Geçenlerde de bu filmi izledim.Bir Kajol ve Shahrukh khan klasiği.Bu iki bollywood yıldızının birlikte 6 tane filmi olduğunu biliyor muydunuz? Filmlerde o kadar uyumlu görünüyorlar ki,bu kadar aşk filmi çevirip nasıl aralarında bir şey olmamış diye merak ediyorum ben.Hatta ben biraz bunların durumlarını Hülya avşarla İbrahim tatlısese benzetiyorum. Sen zamanında çek aşk filmlerini,sonra gel aradan seneler geçsin biz kankayız de :) Çok mu garip bir örnek oldu?
Anlayamıyorum sevgili okurlar ne yapayım ?:D


Filmde shahrukh khan'ın oynadığı serseri,haylaz Raj ve sürekli hayalinde beyaz atlı prensini düşünen Kajol'un oynadığı Simran karakteri arasında ki aşk anlatılıyor.İkisi de Londrada yaşıyorlar ve bir Avrupa turunda tanışıyorlar.Fakat arada bir problem var.Simran'ın babası kızını Hindistandaki en yakın arkadaşının oğluyla evlendirmek istiyor ve apar topar memleketlerine dönüyorlar.Tabiki de Raj da peşlerinden:) Şu resim aslında filmin kopma noktası ama izleyince tam olarak kavrayabileceksiniz :) 
Ben filmi çok beğendim.Film 1995'de çıkmasına rağmen hala bazı sinemalarda vizyona giriyormuş.Hatta bir Çin filminin ardından en çok vizyonda kalan filmmiş.Fakat bir Hint filmini kesintisiz izlemek için baya bir vaktinizi ayırın .Çünkü 3 saat sürüyor.Tabi benim gibi dans sahnelerini atlamak istemezseniz :)

Başka izlediğim Hint filmleri olduğunda yine buradan tanıtacağım.Takipte kalın :)











26 Aralık 2014 Cuma

En son yaptığım kozmetik alışverişim-Watsons&Gratis


Birkaç hafta önce arkadaşımla Açlık oyunlarını izlemek için buluştuk.Sinemadan çıktığımızda ilk önce Watsons sonra da Gratis mağazasına uğradık ve bu güzellerde benimle birlikte geldiler :)
Rimel ve eyelinerı Watsons'dan, gözaltı kapatıcısını ise Gratis'den aldım.

Ürünler:


Essence stay allday 16h long-lasting gözaltı kapatıcısı:Bir gözaltı kapatıcısına ne zamandır ihtiyacım vardı.Bir taraftan uygun fiyatlı bir şey olsun istiyordum.Essence'in bu ürününü aldım ve gayet memnunum.Fiyatı 9 Lira gibi birşeydi.


Maybelline master precise likit eyeliner: Aslında sürekli olarak kullandığım başka bir eyeliner vardı fakat bu ürün rimelle birlikte kampanyada olduğu için aldım ve denemek istedim.Bir kere kullandım ve ilk kullanışta istediğim gibi süremedim.Çünkü fırça gibi bir yapısı yok bana biraz zor geldi ama başka kullanımlarda üstesinden gelirim gibi geliyor.




Maybelline the rocket volum' express rimel:Bu ürünün fırçasından pek emin değildim.Fakat sürdükten sonra gayet memnun kaldım.Kirpikleri tek tek ayırıyor ve uzun gösteriyor.Tavsiye ederim.


İkisi birlikte böyle bir kabın içindeydi ve yanlış hatırlamıyorsam 20 Lira gibi bir fiyata almıştım.Yalnız kabın üzerindeki kız fena halde bana Emma Watson'ı hatırlattı.Yalnız ben miyim böyle düşünen?:)

Not:Gratiste 26-31 aralık arası yılbaşına özel %50'ye varan indirimler varmış.İlgililere duyurulur:)

Umarım faydalı olmuştur.Kendinize dikkat edin.Ben biraz şifayı kaptım bu aralar atlatmaya çalışıyorum :')



Görüşmek üzere:)







25 Aralık 2014 Perşembe

Çıtır patates köftesi



Annem ve ben yemekten çok kahvaltı tarzını seviyoruz.Yine canımızın çay çektiği bir gün yaptım bu tarifi.Çayın yanına o kadar güzel yakışıyor ki size de tavsiye ederim.Dışı çıtır çıtır içi yumuşak bir lezzet.Gelen misafirlere yaptığım da hemen tarifi isteniyor :) Yaptığım gibi de fotoğrafını çektim ki sizlerle paylaşayım:)

Çıtır patates köftesi

Malzemeler
4 patates
1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri
2 yumurta
1 yemek kaşığı un
karabiber
kırmızıbiber 
tuz

Yapılışı:
Patateslerin kabuklarını soyup çiğ olarak rendeliyoruz.Çıkan suyunu süzüyoruz.Diğer malzemeleri de ilave edip yoğuruyoruz.Baharatları istediğiniz ölçüde koyabilirsiniz.
Bir taraftan bir miktar yağı tavada kızdırıyoruz.Hazırladığımız harçtan çorba kaşığıyla bir miktar alıyoruz ve kızmış yağa bırakıyoruz.Harçtan alırken başka bir kaşıktan yardım alabiliriz.Şeklinin düzgün olması için de fazla uğraşmayın.
Bir tarafı kızardığında diğer tarafını da çevirip kızartıyoruz ve servise hazır.


Bon appetit :)






24 Aralık 2014 Çarşamba

Kore dizilerini izlemeye nasıl başladım?

.
     Kimimiz müptelası olduk,başından kalkamadık.Kimimiz bunu yapanlara bir anlam veremeyip,ne buluyorlar şu çekiklerde deyip hunharca eleştirdik.Melodramından tut aksiyonuna,romantik komedisinden tut fantastiğine zibilyon tane türü bulunan bir sektör.Ne sektörü mü? Tabi ki Kore dizi ve film sektörü.
     Şimdi eleştirenlere kızsak da bir dönem bizim de ön yargılarımız vardı.Bir kere ayırt edemiyorum nasıl izleyeceğim ben diyorduk ya da çok sıkıcıdır bunlar şimdi,dilleri de bir garip zaten diyorduk.Hatta burada ön yargıları yıkmakla ilgili bir yazı yazmıştım.
     Öyle ya da böyle bir şekilde bu dizileri filmleri keşfedip bağımlısı olacak dereceye geldik değil mi?Peki ben nasıl keşfettim bu dünyayı dersiniz?
   

    Benim ilk izlediğim Kore dizisi Winter Sonata'dır.Tabi o zaman oyuncuların Koreli olduğunu bilmiyordum ve Japon zannediyordum.Çünkü önceden bütün çekikler Japondur diye bir kanı vardı bende herhalde :) Küçüklüğümden beridir erken yatmaya alışık biri değilimdir.Gecenin sessizliğinde sakinliğinde ayakta olmak hoşuma gidiyor herhalde.O dönemde ortaokula gidiyordum ve yaz tatiline girmiştik.Bir gece yine ayaktayım ama bu sefer ipi kaçırmışım saat 5 gibi bir dizi başladı.Giriş müziği falan o kadar güzel ki bir izleyeyim dedim.Ertesi gün dizinin devamını o kadar merak ediyordum ki uykum geldiği halde direnip tekrar izlemeye koyulmuşum.Sonra tekrar tekrar derken final bölümüne kadar geldim dizinin.Bu japonlar ne güzel bir dizi yapmışlar diyordum kendi kendime.Aslında oyuncuları falan merak ediyordum ama o dönemde internet olmadığı için öyle kaldı.Sonradan öğrendim tabi o dizinin bu dizi olduğunu :)
    Winter Sonata nasıl bir dizidir diye merak edenler için bir melodram olduğunu söyleyebilirim.Dizi 2002'de çekilmiş.Biraz eski Türk filmlerindeki klişelere benzer klişeler var ama izlendiği dönem reyting rekorları kırmış.Hatta japonya da başroldekilerin heykellerinin dikildiğini öğrenince küçük çaplı bir şok yaşayıp anladım ne kadar sevilen bir dizi olduğunu.


    Aradan yıllar geçti tabi ki sıkıntıdan patladığım bir gün kanalları geziniyorum ama tv de hiçbir şey yok.Sonra bir kanalda Düşlerimin prensi dizisinin sahnesi gösteriliyordu.Ben herkes gibi trt'de görmedim ama başka bir uydu kanalıydı :) Arkada çalan müzik o kadar naif ve dokunaklıydı ki zap yapmadım ve izlemeye koyuldum.Bu sefer internetim vardı ve hemen dizinin ismini alıp internette araştırdım.Sonra baktım ki dizinin bütün bölümleri çevrilmiş.Hatta forumlar falan açılmış.Şaşırdım tabi ki birşey bulmayı beklemezken.Meğer ne kadar çok hayran olanlar takip edenler varmış demiştim içimden.Oturdum bütün bölümleri izledim.Bir sonraki dizim ise Personal Taste'di zaten :)
   İşte benim keşfim bu şekilde oldu.Sizin izlediğin ilk dizi/film hangisiydi?



Sevgiler :)









23 Aralık 2014 Salı

Göz makyajı nasıl temizlenir?


Göz makyajını seviyorum.Gözlerim birazcık büyük olduğu için eğer bir şey yapmazsam yüzümde boş bir ifade oluyormuş gibi geliyor.
Göz makyajımı nasıl temizleyeceğim mevzusu bir ara benim için baya bir dert olmuştu.Bundan bir sene öncesine kadar gözlerimi ıslak mendille siliyor sonra da yüzümü yıkıyordum ama bu yöntemin göz kenarlarındaki kırışıkları arttırdığını duydum.Ayriyeten ne kadar silersem ya da yıkarsam da yine de gözlerimde biraz da olsa makyaj kalıntısı kalıyordu.Özellikle ertesi sabah panda gibi kalktığım,gözlerin altında siyah halkalar oluştuğu çok olurdu.Tabi ki bu duruma uyuz oluyordum.Ek olarak göze yapılan makyajın sadece bir göz kalemi olsa bile kalıntı olarak kalması gözde ciddi bir probleme yol açabilir.Bu konuya dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Bu yüzden bugün sizlere göz makyajımı nasıl temizlediğimi göstermek istiyorum.

Benim kullandığım ürünler
1.Diadermine 3'ü bir arada temizleme sütü
2.Makyaj temizleme pedi
3.Johnson's baby şampuan

Ben gözlerim için makyaj temizleme pedi kullanıyorum.Pamuğa göre daha kullanışlı oluyor,parçalanmıyor.Diadermine temizleme sütünü makyaj temizleme pedine döküyorum ve gözlerimin içini ve dışını nazikçe siliyorum.Ardından bebek şampuanından bir miktar alıp gözlerimi yıkıyorum.Burada bebek şampuanı kullanmanın amacı gözlerin yanmasını engellemek.Her ne kadar bebek şampuanı da olsa direk göze temasta yanma etkisi olabiliyor.Bu yüzden siz iki kere gözleri açmadan yıkayın daha sonra gözün içini dışını tekrar yıkayın.Ben en aşağı 7-8 kere yıkıyorum anca o zaman bütün makyaj temizleniyor.


Ürünlere gelirsek.Diadermine'nin arka yüzü bu şekilde.Kokusu krem gibi fakat kremden farklı bir yapıda.Yüzümüzü yıkadıktan sonra nemlendirmek adına da sürebiliyoruz.Tavsiye edebilirim.
Johnson's baby şampuanı ise Watsons'tan kampanyadan almıştım yanında bebek kolonyasıyla birlikte 11 lira civarında birşeydi galiba.Kullan kullan da bitmiyor maşallah 800 ml olunca :) Bu üründen de memnunum.

İşte böyle umarım faydalı olmuştur.
Sevgiler :)






22 Aralık 2014 Pazartesi

My love from another star-''Cheon song yi kafasından istiyorum''



Bana göre ''my love from another star'' ya da diğer bir deyişle''man from another star'' bu seneye damgasını vurmuş en iyi dizilerden biri.Yayınlanalı epey bir zaman oluyor ama bir fenomen örneği olarak insanların akıllarından hala çıkabilmiş değil.Benim gözümde en iyi dizi secret garden'dır ama bu dizi beni çelişkide bırakıyor.O kadar beğenimi aldı yani.
Diziyle ilgili en kararsız kalınan nokta herhalde ingilizce isim konusu.Korecesi ''별에서 온 그대'' yani türkçe olarak çevrilince''Yıldızlardan gelen'' demek.Ama internette aratınca bir çok isim çıkıyor.Bu sizi yanıltmasın hepsi aynı dizi :)
Başrollerini Kim soo hyun ve hırçın sevgilim filminden tanıdığımız Jun ji hyun oynuyor.Bu kadını ilk gördüğümde çıkaramamıştım aynı kişi mi diye biraz değişmiş gelmişti bana.Bir olgunluk gelmiş yüzüne sanki.Türü;romantik-komedi olarak geçiyor ama fantastik öğeler ve melodramda barındırıyor.Yani içinde ne ararsan var :) Konusu ise;Do min joon arkadaşlarıyla birlikte araştırma yapmak üzere 400 sene önce Kore'nin Joseon döneminde dünyaya ayak basmış bir uzaylıdır.Gezegenine dönmesi gerekirken bir olay meydana gelir ve geri dönemez.İstediği yere aniden gidebilme ve süper duyu yeteneğinin yanında harika bir dış görünüşe sahiptir ve yaşlanmaz.Günümüze kadar dünya da kalmak zorunda kalan Do min joon,kendini beğenmiş,hafif saf ve çatlak bir taraftan iyi kalpli aktris Cheon song yi ile karşılaşır ve aşık olur.Ama bu olaydan kısa süre sonra kendi gezegenine dönme fırsatı doğmuştur.İkisinin başından bir sürü olay geçer.Durum sadece bundan ibaret değil tabi ki.Kötü karakterler dizilerin olmazsa olmazı.Daha neler neler.Çoğunuz izlemişsinizdir gibi geliyor ama izlemeyenler için bu kadar söyleyebilirim :)
Birde aklıma gelmişken söyleyeyim, bölüm bittiğinde hemen kapatmayın.Çünkü dizinin içerisinde gösterilmeyen komik kesitler en son da gösteriliyor.



Gelelim yorumlara Kim soo hyun en iyi ağlayan aktör seçilmeli bence.Dizi boyunca yıktı geçti parçaladı resmen.Bizi de ağlattı kendi de ağladı.Nasıl akıyor gözlerinden o damlarlar şıp şıp diye.Karşıya o duyguyu çok iyi geçiriyor.Bu sıra acayip reklamlarda boy gösterdi.Kore de gittiğim her yerde Kim soo hyun resmi görür olmuştum.Kahveci,çantacı,kozmetikçi,giyimci hatta vitaminlerin üstünde falan her yerde.Lee min hoyla  da sık sık karşılaştırılıyorlar zaten.İkisi de önemli reklam yüzlerinden bu sıralar.


Bu sahneye bitiyorum ya :)Cheon song yi'nin kardeşinin Do min joon'a E.T muamelesi yaptığı sahne :D



Jun ji hyun'un oynadığı Cheon song yi ise bu dizinin bu kadar tutmasının önemli rollerinden biri.Allahım bir kadın karakter nasıl böyle çatlak,vurdumduymaz olabilir?dedim durdum izlediğim dönemde :) Ben ona kısaca dişi Oska diyorum bu yüzden :) En favori karakterimdi dizide.Niye ben böyle psiko tipleri seviyorum ya.Bakınız resim de de içmeyeceği kahveyle selfie çekiniyor:)



Bir de o pişkin Sawwryy'leri var tabi :)


Kızlar arkadaşlarımızın düğününe gittiğimizde nasıl poz vermemiz gerektiğini öğrenin :D


Aktris Cheon song yi havası yeter :)


Eğer sevgilimiz bir uzaylıysa ve yaşlanmıyorsa o zaman biz gençleşiriz! :)


Bağıra çağıra da şarkı söylemeyi çok severiz
''Benim adım Cheon song yi
Ablam Man song yi
Kardeşim Baek song yi'' 
haha:)

En çok da güldüğüm sahneler Do Min joon'dan ayrıldıklarında kafayı bulduğu zaman ki halleri.Tam capslik hatta başlığı da belli ''Sevgilimden ayrıldığımda ben'' hehe:)) 





Kısacası Cheon Song yi gibi umarsız bir kafa istiyorum.Sıkıntılarımı içime gömüp onları büyüteceğime böyle dışarı vurup fütursuzca yaşasam ne güzel olurdu :)







21 Aralık 2014 Pazar

Kozalak boyama

''Kış geldi dışarısı soğuk evde uğraşacak bir şey olsa da sıkıntımı alsa keşke diyenler,evime el emeği göz nuru dekorasyon yapmak istiyorum diyenler bu yazı sizin için:) Bir yerde kozalak gördüğünüz gibi kapın eve götürün,başlayın boyamaya.ortaya muazzam görüntüler çıkıyor:)Eskilerden bir yazı.Keyifli okumalar''



En son pikniğe gittiğimizde babam ve arkadaşı semaveri yakabilmek için bir sürü kozalak toplamışlardı.O zaman benim aklıma bir fikir geldi.Bu kozalakları bir şekilde değerlendirebilirdim..

Çok önceden bir arkadaşım bana böyle rengarenk bir kozalak hediye etmişti.Çocuk aklı hemen ilgimi çekmişti ve çok sevinmiştim.O zamanlardan bu yana aklımdan çıkmamış hemen bir kaç tane kapıp eve getirdik ve böyle bir güzellik çıktı ortaya :)
Elinizde olması gereken malzemeler ise çok basit;

Kozalaklar :)

ve Guaj boyalar

Kardeşimde benden yaşça küçük olduğundan baya bir heves etti :) içlerinden en güzelini seçip iki elden tek tek yapraklarını ayrı ayrı renklere boyadık..

ve sonuç :


Tabi biz hepsini eldeki malzemelerden yaptığımız için o sırada verniğimiz yoktu :) Ama verniklenince çok daha güzel sonuçlar ortaya çıkabilir..

İnternetten bazı Kozalak boyama resimlerine baktığımda şunlara rastladım:





Çok tatlılar ama dimi?




Bunlara yeniden bakınca kendiminkinden utandım :P Bazıları süslemeye kaçmış ama neyse en azından fikir versin:)



Bunların çoğu sprey boyalarla yapılmış çalışmalar.Ben guaj boyayla yaptım.
Sizde böyle bir kozalağı tek renge boyayabilir toplu halde sergileyebilir ya da benimkisi gibi rengarenk de yapabilirsiniz nasıl arzu ederseniz :))

20 Aralık 2014 Cumartesi

Song Jae Rim'in Türkiye'deki halleri


Fotoğrafa dikkatlice baktınız mı ? Bu kişi bir İstanbul dilencisi falan değil,bildiğin koreli aktör Song jae rim.Evet evet sevgili okurlar alıcılarınızın ayarlarıyla oynamayınız düpedüz kendisi :) Sen kalk teeeeee elin Korelerinden gel Sultanahmetteki köpeklerle kedilerle birlikte yerlerde yuvarlan :D Sizce de çok sevimli durmuyolar mı bu fotoğraflarda? Jae rim'in sempatikliği hat safhada :) Hayır bir de hep oralar benim mekanlar yani ben olmadığım zaman gitsinler tabi ohh.Neyse artık :) Bugün sosyal medya hesabında paylaştı kendisi bu fotoğrafları.

İşin garip yanı geçen sene (hatta bir önceki sene oluyor artık) 2013'de Kore etkinlikleri sırasında Eminönü'de kocaman bir Kore geleneksel evi kurmuşlardı.Yapıtın içinde Kore tanıtım filmi dönüyordu ve oradaki aktör Song jae rim'di.Ben onu Nail shop paris dizisinde tanımıştım ve o kadar da bilinmiyordu.O zaman da dediydim bu çocuk ünlü olur bak gör diye gel gelelim bugünler de ''We got married'' programında boy gösteriyor ve zannımca baya popüler olmuş.Sosyal medyada programlarda her yerde kendisini görüyorum.


We got married'deki partneri ise Boys over flowers'ın kayul'u Kim so eun :) Hani varya şu jan di'nin en yakın arkadaşı kız işte o :) Programa şöyle bir baktım da ne kadar yakın görünüyorlar öyle? İnsan gerçek hayatta da bekliyor senaryo olduğunu bilse bile :) 
   Programın konseptini bilmeyenler için özet geçmek gerekirse,''We got married'' ismi üzerinde olduğu gibi bir Kore evlilik programı ama bizimkiler gibi gerçek evlilik değil tabi ki düzmece :) İki ünlü kişi seçip evlendiriyorlar.Kamera da tabiki sürekli onlarla birlikte bazen görevler veriyorlar bazen etkinlikler yapıyorlar.Biz de onların evliliklerini izliyoruz.Böyle deyince kulağa saçma gelebilir ama izledikçe fena sarıyor :)
Duyduğuma göre Kim so eun'da Türkiye'ye balayına gelmek isteyince gelmişler bize de böyle fotoğraflar yansıdı.Program da izleriz artık Türkiye bölümlerini :) Sabırsızlıkla bekliyorum ben de :)